Bazen öyle anlar yaşanır ki, belki başka insanın ancak tüm hayatına sığacak olaylar bir başkasının başına ardı ardına, hız kesmeden kısa sürede gelir. Bir tsunami dalgası gibi, büyük bir gelgit, uçsuz bucaksız bir yükseklikte insanı çepeçevre sarar, önüne kattığı bütün yıkıcı birikimle kainatın en büyük baskısıyla aniden ve hızlıca gelip, duran her şeyi yıkar, kökünden söker. Gelişi gibi gidişi de büyük sancılara, tahribatlara, acılara neden olur. Böyle anlar çarptığı yeri, insanı tam bir enkaza çevirir. Zor zamanlardan geçerken, karamsarlığa teslim olmamak elde değildir. Ama yine de tüm olanlara karşın aydınlığa inanmaya devam etmek lazım. Nazım gibi, “sabahın sahibi vardır, gün daima bulutta kalmaz, herhal ilerdedir yaşanacak aydınlık günlerin en güzelleri” diye umut etmeli…