“İnsanca yaşamaktan başka bir şey beklemiyor(d)um” yanıtını duyar gibiyim. En asgari beklentinizi gerçekleştirmekte karneniz nasıl?
İnsanca yaşamak ne demek? Yaman çelişki…
İçler acısı haline karşılık hala kuyruğu dik tutarak, var olmayan bir dünyayı varmışçasına yaşayan, zenginleşmek, yüksek eğitim, müthiş diplomalarla kariyer yapmak, mal, mülk sahibi olmak diye düşünenlerin evrimlerini tamamlamaya biraz daha vakitleri var!
Acıları yüreğine gömmek, bazen susmak, vakti kendi haline bırakmak, haksızlıkları, aşağılanmaları, yanlış anlamaları, yüzüne gülüp arkandan kuyu kazanları silkelemek demek.
Yiğitlik değil duruş adına nokta taviz vermeden yüreğini ortaya koymak demek.
Güneş olmak, çiçek olmak, Gülhane parkında bir ceviz ağacı olmak demek.
Koyu mavi akşamın içinde karalanmış saatin ilk sessizliğinde, dertlerin tufan olduğu vakitte bile hala küreklere asılmak demek.
Özgürlüğe açılan pencereyi bulmak için ağaç dallarına çarpan yaprakların ümit veren sesini duymak demek.
Düşlerini hem de rengârenk düşlerini duvara çizmek, bulut gibi yüklü yüreğini ortaya koymak, kötülükleri kovmak için gönül bohçasından umut toplamak, destursuz gelene ben varım demek.
Yaşananlar karşısında en kolayı olan korkuya sarılmamak, ayarlarındaki gerçek meziyetlerini kaybetmemek, insan olmak için yardıma muhtaç duruma düşmemek demek.
Hayatın anlamını bulmak, bir yudum suda bin endişe taşımamak, güneşin alevden saçlarını okşayıp, gelecek geceden korkmamak, her şartta yaşadığının farkına varmak demek.
Şarkıyı dinlerken şarkı söylemek demek!