Yasama yürütme ve yargı sadece devlet yönetimi mefhumları değil insanın yani aklın ta kendisidir. Kendi yasasını koyan insan kendi eylemlerini kendi iradesiyle yürütür ve bu eylemleri günün sonunda yargılar. Ancak akıl her ne kadar sağlamcılıği tercih etsede aklın eylem ve yasa açısından evini uçuruma yaptıği bir alan vardır ve bu alan her zaman bir düşme hissiyle birlikte yaşar. Bu alanın adı “paravan kavramcılık”tır.
Toplumumuzda sık sık başvurulan, insanı boş gurura ve havada duran fikir oyunlarına götüren paravan kavramcılık hem bilim alanında, hem de günlük hayatta en çok başvurduğumuz düşünme tarzıdır.
Paravan kavramcılar için bilim ezberlenen, yüklenilmesi gereken içi boş bir kavramlar kervanıdır. Bunlar bilim ve felsefe yapmayı değil, bilimi ve
felsefeyi öğrenirler; yani ezberlerler.
Günlük hayatta da yapıp ettiklerini kavramlar arkasında saklanarak; olma-
yan şeyi var göstererek; var olanı da kendi çıkarına göre yorumlayarak yaşarlar. Bu insanlar yetersizliklerini, tutarsızlık ve yalanlarını, mantığa dayanan kavram oyunları ile örterler. Hatta çoğu zaman yalnız örtmekle kalmazlar, bunları en yüksek insani ya da ulvi amaçlara bağlarlar.
Yasamasız yürütmesiz ve yargısız paravan kavramlardan, paravancı kavramcılardan uzak durmak elzemdir.